21 Mayıs 1864, bir avuç toprağı dahi bulamadan kendilerine Karadeniz' in engin sularını mezarlık edinen bir halkın dramıdır.

20. Yüzyıl´ın en iyi 10 icadı

20. Yüzyıl´ın en iyi 10 icadı


Leonardo da Vinci, imkansız bir icat taslağını yaptığı zaman, 15. Yüzyıl bilginleri Vinci´yi susturarak; "Bunu unut Leon. Eğer makinalar uçabiliyorsa, biz bundan haberdar oluruz." dediler. 20. Yüzyıl, akılötesi icatlarla doludur ve bunların bazıları tüm insanlığı etkileyecek hatta evrimi değiştirecek kadar önemlidirler fakat çıkara ve maddeye yönelik iş dünyası, birçok inanılmaz buluşu engellemiş veya bulucularını yok etmiştir. İşte size, 20. Yüzyıl´ın olağanüstü 10 buluşu; bu buluşlar gerçekleşti ama kullanılamadı. Jean Manning, geleceğin enerji devrimini arlatıyor.

Jean Manning

Tarihin her döneminde, yeni icatları karşı çıkıldı ve mucidlerin başına gelmedik şey kalmadı. İşte birkaç örnek; İngiliz Bilim Akademisi Benjamin Franklin´le paratöner çubuğunu keşfettiği zaman alay etmiş ve keşfi reddetmişti. Alman mühendisleri 1902´de Ferdinant von Zeppelin´i zeplini icat ettiğinde saçmalıkla itham etmişler ve böyle bir aracın uçamayacağını ilan etmişlerdi ama Zeppelin aynı yıl Atlantiği uçarak aştı. 1903´de Amerikan basını, Wright Kardeşleri sahtekarlıkla itham etti, Wright´lar ilk uçağı uçurduktan beş yıl sonra bile Amerikan resmi çevreleri ve Hükümet uçağı reddetmeye devam ettiler. Sonraki yüzyıllarda sayısı ve periyodu başdöndürücü bir hızla artan keşfiler ve icatlar belki de 21. Yüzyıl´daki icatlar standart bilimin sonucu olacak ve geleceğin tarih öğrencisi 20. Yüzyıl bilginlerinin neden yeni buluşları önemsemediğini merak edecek.

1- Uzay Enerjisi Dönüştürücüsü

Bu tür icatlar, petrol krizini yok edebilirler ve çevresel problemlerin çözümüne yardımcı olabilirler. Çoğunlukla serbest enerji ya da yakıtsız elektrik jeneratörleri olarak adlandırılır. Dönüştürücü, daha önceden bilenen kaynakların çok ötesindedir. Priz, pil, petrol tankı vs yok. Güç görünmeden bağlanıyordu. Aslında bu tür geleneklere aykırı saf enerji üreten aletler bugün bulunmaktadır ve çok daha öncelerde19. Yüzyıl´da tasarımları yapılmıştır. Sonsuz Devinim veya duraksız hareket kavramı ya da Rube Goldberg´in mekanik hareket tertibatını unutulmakta çünkü durması gerekiyor ve bu bir fizik yasası. Katı halli enerji çevirgeçlerinin (hareket eden bölümleri olmayan) çevre evrendeki bir enerji alanından etkilendiği söyleniyor. Bu fazla enerjinin kaynağı sıfır noktalı düzensiz değişim miktarı olarak fizikçiler tarafından bilinir. Sıfır noktalı moleküller içerisinde sıcak hareketlenmede bellii bir ısı derecesi, soğuğu durdurur. Sıfır derece Kelvin, kozmik enerji ya da ara boyutlu düzensiz değişimlerde hala sallanan bir hareketlenme gösterir. Manyetik ve girdaplı ya da dönme hareketleri evrenin bu rasgele düzensiz değişimlerle çalıştığını gösterir. 1930´larda Amerikalı bir bilimadamı olan T. Henry Moray, denizden gelen enerjiden güç alarak ışın yayan bir enerji aygıtını icat etti. Bizi çevreleyen deniz, tüm yönlerden dünyayı ve belki de sayısız galaksileri sürekli etkileyen kozmik ışınlarla sürekli yüklenir. Bu kozmik arka plan radyasyonun kullanımı, elektriğin ilginç bir soğuk oluşuma çevrilmesiyle Moray´ın aygıtı elektrik ampülünü yaktı, yassı bir demiri ısıttı ve bir motoru çalıştırdı.

İsviçre´de bulunan ruhani bir komün özel bir masa üstü serbest enerji aletine sahiptir. Fakat grup üyeleri, grubun dışında olan kişilerin bu teknolojiyi kötü amaçlara dönüştüreceklerinden korktular. Komün, yabancılara kapılarını kapamadan önce, Avrupalı mühendisler aracın binlerce volt çıkarttığına şahit oldular. Sonrası belirsiz, grup kimseyle görüşmüyor ve aygıt ortadan kayboldu. Siz her zaman normaldışı ustaların olabileceğini aklınızdan çıkarmayın ve bu tür şeyler mümkün olamayacağını unutun. Buna karşın geleneklere aykırı diğer enerji teknolojilerinin çoğu hala güvenilmez, ham örnekler devresindedir (İlki Wright´ların uçaklarıydı ama sadece yaklaşık 100 feet uçmuştu). AC (dalgalı akım) elektriği üreten ve iletme sistemlerini bulan, dahi Nikola Tesla´nın (1857-1943) 1930´larda serbest enerji aygıtıyla bir Pierce-Arrow arabası çalıştırdığı anlatılıyordu. Ama Tesla, bu icadın imkansız olduğunu söylüyordu. Belki bu olay, Tesla´dan önce olmuş olabilir. John Worrel Keely´in (1827-1898) serbest icatları arasında suyun kavitasyonunda (akan bir sıvıda alçak basınçlı buhar boşluklarının meydana gelip çökmesi) kullanılan Hidro Pnömo-Pulsating-Boşluk motoru bulmuştu. Ama Keely´in buluşu kalıcı olamadı oysa olağanüstüydü ama ilerleme sürüyor. Georgia´da bir grup % 110´dan, %300 oranında değişen su kavitasyonu aletlerini satıyor.

Kanada, Vancouver´de bulunan Tesla araştırmacısı John Hutchison, Tesla´nın gizli enerjisinin doğal bir akışa sahip olduğunu söyler. 1995 baharında Hutchison en son icadını bir makina mühendisine ve bir yazara göstermişti. Hutchison Dönüştürücüsü, elektriksel yankılanma ilkesini ve kristalize materyalleri içerir. Aygıt serbest enerjiyi dönüştürmekte ve küçük motorları çalıştırmaktadır. Kentucky Bilim ve Teknoloji Komisyonunu oluşturan bilim ekibi, 1980´lerde bir dizi lambayı yakabilen ve düzensiz değişimli uzay enerjisini elektriğe çeviren bir aygıt icat etti. Ekip üyelerinden Profesör Lambertson serbest enerji alanına giden yolu yakalamıştı, seramik ve metal bilgisini bir enerji dönüştürücüsü yapmak için kullandı. İlginçtir hatta inanılmazdır ama Lambertson, ruhsal tebliğlere inanıyor ve bur medyumdan aldığı efsanevi kıta Atlantis´in enerji kaynağı olan kristal enerjisi bilgilerinden yola cıkıyordu. Prof. Lambertson henüz kristal enerjisini tam olarak kullanmayı başarabilmiş değildir ama küçük dönüştürücülerin gelecekteki dev enerji kaynaklarının yolunu açacağını belirtmektedir.

2- Soğuk Erime

Japonya´da soğuk erime, Yeni Hidrojen Enerjisi olarak adlandırılır ve petrolcü uluslar bu deneylere pek sıcak bakmıyorlar. Öncülük eden iki deneyci Amerika´dan atılmıştı ve bilimsel araştırmacı David Lewis bu olayı "Yükselen Atlantis" adlı kitabında skandal olarak ifade etmektedir çünkü sonuçta petrol ekonomisi tehlike altındadır. Soğuk Erime hakkında geçen Nisan ayında Monte Carlo´daki Uluslararası 5. Bilim Konferans´ında bir rapor sunuldu. Florida´nın Temiz Enerji Teknolojileri Şirketi normal voltajın 10 katı enerji verimini sağlayan soğuk erime hücresini gösterdi. Benzer diğer şirketler ısı enerjisinin bu yeni kaynağı üzerinde çalışıyorlar. Soğuk Enerji yani "Fusion Enerjisi", atomik veya nükleer bir enerji kaynağıdır, aslında elde edilmiş yeni bir enerji türüdür ama temiz olup olmadığı belirsiz olduğu gibi kökeninde nükleer enerji merkezleri bulunmaktadır.

3- Yankı kullanılarak yakıt için özel su şiddeti sistemi

Su-yakıt konusunda kimyadan çok titreşimler sistemi üzerinde durulmuştur. Bir sistem basınç ve ısı etkisindeki sudan hidrojen, gaz ve oksijen meydana gelmesiyle oluşan enerjinin % 100 ötesindedir. Bir örnek 1983 yılında Dr. Andrija Puharich´in yayınladığı Amerikan patentli "Bölünen Su Molekülleri için Metot ve Aygıtı"dır. Puharich´in metodu karışık elektrik dalga oluşumlarıydı, su moleküllerinin sesini yansıtıyor, hidrojen ve oksijeni çözen molekülleri parçalıyordu. Tesla´nın elektrik yansıma anlayışını kullanarak Puharich tüm fizik öğrencilerinin bildiği elektroliz etkisiyle su molekülünü böldü (Yankılanma, bir opera sanatçısının sesinin kristalin molekül yapısını titreten frekansa ulaştığı zaman kristal bir kadehi parçalamasıdır). Puharich güya Kuzey Amerika´da yaptığı100.000 km.´lik seyahatini karavanla yapmış ve yakıt olarak sadece su kullandığını iddia etmişti. Yüksek Meksika Dağlar´ını geçişinde yakıt olarak kar kullanmıştı. Bir araçta gerek duyulan bölünen su molekülleri, büyük fabrikaların ve hidrojen güçlü sistemlerden daha çok devrimcidir. Yanınızda güçlü bir bomba olabilen bir tank dolusu hidrojen yakıtını taşımanıza ihtiyacınız yoktur. Başarılı bir diğer mucit New Jersey´li Francisco Pacheco´ydu. Pacheco İki Kutuplu Otoelektrik Hidrojen Jeneratörü´nü icat ederek, hidrojeni deniz suyundan ayırdı. Isı ya da alışılmış elektrik enerjisi olmadan suyu hidrojen ve oksijen olarak ayıran öncü olarak bilenen John Worrel Keely, 20. Yüzyıl´ın başında önemli adımlar atan bir diğer ismiydi. Makinaları harekete geçirmek için ses ve diğer titreşimler enerjileriyle çalıştı. Su moleküllerindeki enerjiyi serbest bırakmak için Keely, doğru frekansta sallanan diyapazonların bulunduğu bir silindirin içerisine su akıttı. Bu işlem, Keely´nin su moleküllerini ayırdığını ve enerjiyi serbest bıraktığı ya da enerjinin esas oluşumdan daha fazlasını çözdüğü anlamına mı geliyordu? Bu tür soruları cevaplayan kayıtlar yoktur, bununla beraber bir yüzyıl sonra Keely hala konuşuluyor. Geçenlerde bir bilimadamı Keely´in su molekülünü ayıran doğru frekans kuramının doğru olduğunu keşfetti. Keely, atomların titreşim özelliğinin bir enerji kaynağı olabileceğini anlamıştı.

4- Enerjiyi telsizle gönderme sistemi

Anne dünyaya bak ... Enerji hatları yok! Tesla, bu tür bir övünmeyi hak etmiş olabilir. Fakat bu olamadı. Dünya, elektrik gücünü taşıyan nakil hatlarıyla doludur. Elektrik gücünü telsizle göndermek için Tesla´nın icadı veya düşüncesiydi ama Wall Street´te pek tutulmadı. Tesla Colorado Springs´deki kulenin üstünde bir laboratuar inşa etti. Dağı, gök gürlemesi gibi sesler çıkaran ve yapay yıldırımlarla doldurdu ve sonra tüm güç telsizlerini ve bağlantı sistemlerini yerleştirdiği Long Island´da bulunan ahşap kulübeye döndü. Edison´un elektrik enerjisine yatırım yapan banker J. Pierpont Morgan, herhangi bir yere herkesin bir anten koyabileceğini ve elektrik gücü elde edeceğini anladığı anda, Tesla´nın kredisini kesti ve yapmaya çalıştığı diğer finansal bağlantılarını da engelledi. Colorado Springs´deki kule çok küçük bir paraya satıldı. Geçen yıllar içinde bilimadamları Tesla´nın Colorado´da telsizle enerji sistemini başarıyla uyguladığını öğrendiler. Örneğin, Tesla özel frekansların dünyanın enerji katmanları ile birleştiğini biliyordu ve elektrik titreşimlerini telsizle gönderebilmişti.

5- Karşıt-Yerçekim aygıtı

1923 yılında Townsend T. Brown´un uçan diskleri elektrik ile yerçekimi arasındaki bağlantıyı göstermişti. 28 yıl boyunca bu konu üzerinde çalışan Brown statik elektrik içerikli itici kuvvet patenti aldı. Brown başarmıştı ve diskler öyle hızlı uçtu ki sonuçlar 1956 yılında Uluslararası Havacılık dergisinde açıklandı. Brown 1985 yılında öldüğünde elektrik verilince aracı yerden kaldıran araçlara sahipti. Eğer elektriksel yerçekimi geliştirilirse, bilinen elektromanyetik ilkelerine uymayan bir elektrik teknolojisine sahip oluruz. Örneğin bir gemi, motoru çalışmadan herhangi bir yöne itilir. Lastik, şaftlar, pervaneler ya da dişli çarklar yoktur. Elektronikçi Hathaway 1980´lerin ortalarında havadaki ağır metal parçalarının hareketini ve elektromanyetik bir alan içerisine konulduklarında yukarıya doğru hareket etmesi olayının üzerinde çalışan John Hutchison´la işbirliği yaptı. Bu araç aracılığı ile, yerçekimi yok edilecekti. John Searle´nin hafif disk jeneratörü ise daha ilginçtir ama sonuç olarak Karşıt-Yerçekimi aygıtı henüz gerçekleşmemiştir.

6- Elementlerin değiştirilmesi için bir metot

Atom elementlerini değiştirmek ve elementleri gizemli bir hale sokmak; bu mümkün mü? Simya işi gibi görünüyor fakat deneyciler deniyorlar. Bazı bilimadamları bu düşünceyi bir metafizikçi olan Walter Russel´den (1871-1963) öğrendiler. Ruhsal deneyler sırasında Russel, görülmeyen, arka plandaki geometrik bir ortamın atomlarından, uzaya kadar evrende herşeyi bir bütün olarak yorumluyor ve uyumu anlatıyordu. Üstelik Russel´ın yaklaşımları bilimsel birer kehanetti; 1926´da trityum, deuteryum, neptünyum, plutonyum gibi elementleri önceden haber verdi. Mühendis Ron Kovac ile Colorado´lu Toby Grotz, Dr. Tim Binder´in yardımı ile Westinghouse Laboratuarları´nda Russel´ın çalışmalarını tekrarladılar. Russell, mühürlü bir kuvartz tüpü içindeki su buharındaki hidrojen oranını oksijene çevirmek ya da buharı tamamen farklı elementlere dönüştürmek için yeni bir yol bulmuştu. Deneylerin sonuçları, Russell´inki ile aynıydı, uzaydaki hareketin geometrisi, atomik değişim için çok önemliydi. Russell´in başarılarının temeli, yassılaşmış oksijen çekirdeğinin nitrojene, hidrojene ya da tersine dönüşmesidir. Çekirdeği değiştirmek için manyetik alanın şeklini değiştirilir. Çok pahalı olmasına rağmen, sistem temel olarak bir masaüstü bilim çalışmasıdır. Binlerce yıllık Simya artık yaşama yeniden dönmüştür; elementlerin dönüştürülmesi insanlığın varabileceği en üst noktalardan birisidir.

7- Orgon Akümülatörü

Wilhelm Reich (1897-1957) Avrupa´dan Amerika´ya uzanan yaşamıyla psikiyatri, politika, seksoloji, biyoloji, mikroskobik tetkikler ve kanser araştırmalarına kadar incelediği her alanda ardında etkin bir iz bıraktı. Çalışmaları icatlarla doluydu. Yaşam enerjisine "orgon" adını vermişti. Reich, bu enerjinin dünyanın atmosferinden geçtiğini ve yaşayan organizmaları etkilediğini ileri sürüyordu. Amerikan ilaç endüstrisi ile olan anlaşmazlığı yüzünden Reich´in yaşamı hapishanede son buldu, kitapları ve çalışmaları federal memurlar tarafından yakıldı. Çünkü Reich yerleşik düzene karşıydı. Orgon Akümülatörü, organik ve inorganik materyallerden meydana gelmiş bir kutudur. İlgili deneylerin sonuçları olağanüstüdür. Akümülatör içerisindeki ısının çok yükselmesi, termodinamiğin 2. kanununun sınırlarını gösterir. Yoğunlaşmış ya da yoğunlaşmamış orgon, sağlık problemlerine yardımcı olabilir ama Akümülatör standart bilime karşıdır. Orgon enerjisi aslında yitirilmiş veya yerini bulamamış bir enerji türüdür veya geleceğin en önemli enerji türevi olacaktır.

8- Bulut Dağıtan

1952 yılında Wilhelm Reich kimyasal maddeler aracılığı ile bulutsuz yağmur yaratma metodunu icat etti. Eterik hava mühendisliği olarak bilinen bulut dağıtma, aklın kabullenmekte zorlandığı bazı ilkeleri içerir. Teknoloji kolay ve ucuzdur. Küçük bir aygıt, bazı borular ve akar su; hepsi bu. Fakat meteoroloji ve orgonomi bilinmediği sürece kimse evinde denememeli. Reich orgon enerjisinin, havayı kontrol etmedeki rolünü ve radyoaktivite aracılığı ile etkilendiğini anladığı zaman çok heyecanlandı. Evet, bu sistemle istenildiği kadar yağmur elde etmek mümkündü hatta Sahra bir göl haline getirilebilirdi ama tek bur mahzur vardı; o da yağan suyun radyoaktif olması. Bu mahzur giderildiğinde, gezegenin su sorunu çözülmüş olacaktır.

9- Rife Mikroskopu Ve Frekans Jeneratörü

1920´lerin sonlarında San Diego´lu Royal Raymond Rife yüksek büyütmeli ve yüksek çözümlemeli bir ışın mikroskopu icat etti. Bu, elektron mikroskobuyla görülebilen ölü örneklerden farklı renksiz yaşayan hücrelerin görebildiği anlamındadır. Rife, temel olarak mikro organizmaların doğal frekansını düzenleyen elektromanyetik bir frekans jeneratörü geliştirmişti ve elektromanyetik frekanslar özel bakteri oluşumlarını öldürüyordu. Rife, virüslerin nasıl yaşadıklarını ve öldüklerini açıklıyor ve geleneksel canlı organizmaların yalnız canlı tohumlar vasıtasıyla meydana gelebileceği teorisini destekliyordu. Frekans yani ses jeneratörü Rife Mikroskobu altında bakterileri öldürüyordu ve bu olay belgelerle kanıtlandı. Ama hastalıkların ilaçsız ve acısız tedavisi, elbette ki bu işten para kazananlar tarafından iyi karşılanmadı.

10- Elektronik Telepati Aygıtı

1960´ların başlarında Life dergisi, Patrick Flahagan´ı, dünyanın en iyi bilimadamlarından biri olarak ilan etmişti. İcatları arasında deri temasıyla bir insana düşünce programlayabilen elektronik bir alet olan Nörophone´du. İlk Nörophone´yi 14 yaşındayken yaptı. İki elektrot yaptı, plastik kliplerle izole etti, daha sonra elektrotları sesi doğal biçimde veren ama hoparlörleri olmayan bir amplikatörle bağladığı özel bir transformatöre telle tutturdu. Ve sonra amplifikatörden gelen müzigi kafasının içinden duyabildi. Patent memurları, kemikleri titretmeden ya da duyma sinirinden geçmeden sesin net olarak duyulmasının mümkün olmadığını söylediler. Bu nedenle aletin patentini vermemek için 12 yıl direndiler. Fakat patent bürosunda çalışan sağır bir memur bir Nörophone ile duymaya başladığı zaman dosya tekrar açıldı. Flahagan Amerikan donanmasıyla beraber insan/balık dilini araştırdı. Uzayda herhangi bir yerde üç boyutlu sinir iletilerinin beynin bütünü tarafından algılandığı araştırmasının içindeydi. Daha sonra bellek bankalarının içine girmeyi amaçlayan bir Nörophone´u Patent Bürosu´na önerince, Gizlilik Kuralı gereğince cezaya çarptırdı ve 5 yıl boyunca bu aygıt hakkında biriyle konuşması ya da bunun üzerinde çalışması yasaklandı. Bu bir hayal kırıklığıydı çünkü patenti almak 20 yıl sürdü. Sağır insanlara duymaları için yardım ettikten sonra Flahagan´ın bir sonraki mucizesi körlerin görebilmesi için yaptığı çalışmalardır. Flahagan, Nörophone´un tüm dünya tarafından kullanıldığı günde yaşamasa dahi, evrimin sonuçlanacağı görüşünde.

İşte size on inanılmaz buluş ama hiçbirisi yaşama geçmiş değil. Kimisi çıkarcı ve geri zekalı iş adamları tarafından engellenip, ortadan kaldırılmış, kimisi ise henüz bir sonuca ulaşamamış. Ama kesin olan birşey var; bu buluşlar 21. Yüzyıl´da sonuçlanacak ve kullanılmaya başlanacaklar. Şimdi yukardakileri bir daha okuyun ve gözünüzün önüne gelecek olan dünyada yaşamayı bir düşünün...

0 yorum:

Yorum Gönder